Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

BANDIRMA’YI BEKLEYEN GERÇEK

İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma

İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma İlçe Temsilcisi Gürkan İlgin, son günlerde Bandırma’da da hızla tartışılmaya başlanan “Kentsel Dönüşüm” ile ilgili açıklamalarda bulunarak kamuoyunu bilgilendirdi.

“Kentsel Dönüşüm Nedir? Bandırma’da ki Genel Durum Sizce Nasıl? Bandırma’da Hangi Mahalleler Daha Fazla Risk Taşıyor. Bandırma Belediyesi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin Bu Konuda Yapması Gerekenler Var mı?”gibi sorulara yanıt veren İlgin,  Kentsel Dönüşüm’ün toplum tarafından henüz tam olarak bilinmediğine dikkat çekerek “Basitçe depremde tamamen veya kısmen yıkılma ihtimali bulunan riskli yapıların tespit edilerek bunları sağlıklı ve nitelikli yapılar ile değiştirmek diyebiliriz.
Bunu kanuna baktığımızda iki metodla yapabiliyoruz. Bu metodlardan ilki bir idare tarafından yani belediye veya çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından bir bölgenin riskli alan tespit edilmesi ile. İkincisi ise yapı sahiplerinin oturdukları yapıyı bir yetkili firma vasıtası ile riskli olup olmadığını tespit ettirmeleriyle yapılabiliyor.”dedi

Bandırma’da ki genel durum, yapılaşma ve inşaat sektöründeki dönemsel farklılıklara da değinen Gürkan İlgin, yapılaşmayı 1999 öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırmak gerektiğinin altını çizerek, önemli olan noktanın siyaset üstü bir çaba harcanarak yaşanacak deprem felaketinde insanların hayatını kurtarmak olduğunu belirtti. Bandırma’da oda olarak yaptıkları çalışmaları ve Bandırma’nın durumunu da aktaran İlgin ” Bandırma’nın durumunu açıkçası 1999 öncesi ve sonrası diye ikiye ayırabiliriz. 1999 sonrası yapılan yapılarda fen ve sanat kurallarına daha fazla riayet edildiği ve inşaat sektöründe toplam bir sorumluluk bilinci yerleştiği bir gerçek. Ancak 1999 depreminin üzerinden 16 sene geçti. Öncelikle deprem riskini artık unutmaya başladık ve sektörün yeni aktörlerinden aynı sorumluluk duygusunu beklemek açıkçası biraz safça bir duygu olacaktır. Üstüne hükümet – meslek odaları çekişmesinin ilavesi ile inşaat yapım kalitesinin gitgide düşmeye başladığı ve sorunları çözmek yerine birbirimizle kavga ettiğimiz bir gerçek. Bu anlamda biz Bandırma’yı Ankara’da ki kavgalardan uzaklaştırarak kalite çizgisini yukarı çekmek için bir dizi çalışma yapmaya karar verdik. Bandırma her zaman inşaat sektöründe aldığı kararlar ve uygulamalar ile Türkiye’nin 2-3 adım önünde yer almıştır. Bugünde bunu hayata geçirmek için yeni bir mesleki protokolü Bandırma Belediyesi ile imzalamak üzere hazırlıyoruz. Ancak olayın siyasi bir platforma oturmaması için bütün siyasi partileri ziyaret ederek kendilerinin desteğini beklediğimizi ortaya koyacağız. İnanın bütün derdimiz bir tek insanın bile deprem afetinden hayatını kurtarabiliyorsak, bu hepimizin başarısı haline gelsin. Hep beraber taşın altına elimizi sokmalıyız. Biz bu şehirde yaşayan siyasi kurum temsilcilerinin bizim beklentilerimizden farklı bir şeyi istemedikleri düşüncesindeyiz.

Eski yapılara gelirsek, maalesef beton ve donatı montaj kaliteleri büyük bir çoğunluğunda kötü. Hatta bir kısmında kullanılan demirlerin standartlara uygun olmayan haddanelerde üretildiğini biliyoruz. Burada tek tek 1999 öncesi yapıların risk ihtiva ettiklerini anlatmaya çalışırsak sayfalarca sürecek bir anlatıma dönüşecektir. Ancak vatandaşlarımızın bilmesi gereken en önemli konu bu yapıların ciddi bir depremde yıkılma riskinin yüksek olduğudur. Devlet bunun bilincinde olarak geçmişten gelen bu hataları bertaraf etmenin yollarını aramış, sonucunda da bu kanunu çıkartmış. Belki bazı hak sahiplerine metazori de olsa depreme dayanıklı ve daha çağdaş yapılarda yaşamalarını sağlamaya çalışmıştır. Öncelikle bu olaya da siyasi bakış açısından uzak yaklaşmalıyız. Ciddi imkanlar vatandaşların önüne sunulmuştur. Bu imkanlar doğrultusunda İstanbul, Ankara gibi metropollerde vatandaşlar gerçekle yüzleşmeye başladıkça hızlı bir şekilde eski evlerini yenileyerek kanundan faydalanmaya başlamıştır. Kredi desteği, kira yardımı, ruhsat, noter ve tapu harçlarından muaf olmak gibi ciddi destekler bulunmakta. Açıkçası devlet yapabileceği her türlü desteği sağlamış durumda. Artık gerisi eski yapılarda oturan hak sahiplerine kalıyor.”ifadesinde bulundu.

“Bandırma’da hangi mahalleler daha fazla risk taşıyor?”

Bandırma’da ki risk tespiti üzerine de açıklamalar yapan Gürkan İlgin,net verilerin ortaya konması için çalışmalar yapılması gerektiğini ve rakamsal veriler üzerinden risk analizinin sağlıklı olacağını söyleyerek” Bununla ilgili genel bir şey söylemek şu an için zor. Bu konuda karar verebilmek için çok fazla kriter var. Bu sebeple kentsel dönüşüm yönetmeliğinde riskli yapıları istatistiksel veriler ışığında tespit yöntemi geliştirilmiş. Böylece her yapıya puan verilmek suretiyle hangi mahallelerin daha büyük risk taşıdığı tespit edilebilir. Bu puanlamada binanın katsayısı, yapım yılı, bitişik nizam olması, taşıyıcı sisteminin niteliği, üzerinde bulunduğu zemin, kapalı çıkma olup olmadığı gibi birçok kriter değerlendirilerek puanlanıyor. Bu puanlama sistemi sonucunda en düşük puan sahibi binalardan oluşan bölgelerin riskinin daha fazla olduğu söylenebilir. Böyle bir çalışma yapmak için öncelikle kent bilgi sistemine ihtiyaç var ki şu an Bandırma Belediyesi bu konuda ciddi bir yatırım yaparak kent bilgi sistemini geliştiriyor. İleriki aşamalarda muhakkak riskli alanlarımızı tespit etmek için çalışmalar yapılacaktır. Ancak bizim vatandaşlara tavsiyemiz hiç bir şeyi beklemeden yapınızın tehlike arz ettiğini düşünüyorsanız bir an önce harekete geçin. Çünkü Bandırma Türkiye’de en büyük deprem riski taşıyan bir kaç şehirden biri. Deprem bir doğal gerçektir, afete dönüştüren ise kötü yapılmış binalardır.”dedi.Son olarak kentsel dönüşüm ve yerel yönetimlerin konuyla ilgili yapması gerekler hakkında da düşüncelerini dile getiren Gürkan İlgin şunları söyledi; Özellikle Balıkesir Büyükşehir Belediyesine büyük iş düştüğü kanısındayız. Şu anda Balıkesir İli Sınırları içinde yapılacak yapıların yapım kurallarını belirleyen imar yönetmeliği hazırlanıyor. Bu yönetmeliğin içine eklenecek bir madde ile kentsel dönüşüm kapsamında parsel-ada bazında emsal artışı sağlanmalıdır. İstanbul’da bu yapılıyor ve ciddi teşvik sağlanıyor. Bu tür konulardan siyaseten korkmadan radikal kararlar almalılar. Vatandaşların üzerindeki mali yükü %5-10 gibi bir emsal artışı ile azaltılırsa bu dönüşüm hızlanacaktır. İhtiyacımız olan vatandaşı daha fazla teşvik edecek detaylar.

nev bandırma