Katarakt sıkça yaşa göre sınıflandırılan bir hastalıktır. Doğuştan gelen katarakta konjenital katarakt, yaş ile birlikte ortaya çıkan tipe ise senil katarakt denir.
Gözün içinde yer alan, sinir ve damar içermeyen mercek üzerinde bulanık kısımların oluşması, saydamlığını kaybetmesi, kahverengi ve sarı renklenmelerin oluşmasıyla ortaya çıkan, görme duyusunun azalması ile sonuçlanan hastalıktır. Katarakt gözlerin her ikisinde ya da sadece birinde görünebilse de çoğunlukla bir göz diğerine göre daha fazla etkilenir.
Normal koşullarda saydam olan mercek, ışığı gözün arkasına ileterek net bir şekilde görme duyusunun çalışmasını sağlar. Ancak merceğin bir kısmının bulanıklaşması durumunda ışık yeteri kadar içeri giremez ve görüş etkilenir. Tedavi edilmeyen durumlarda bulanık alanlar genişler ve sayı olarak artar. Bulanıklık arttıkça görüş daha fazla etkilenir ve kişiyi günlük işlerini yapamaz hâle getirir.
Çoğunlukla yaşa bağlı olarak gelişen katarakt, bazı durumlarda sistemik hastalıklar, bazı göz hastalıkları, ilaç kullanımı, ya da travmalar sonucunda ya da doğumsal olarak yeni doğan bebeklerde ortaya çıkabilir. Doğuştan gelen konjenital katarakt, eğer bebeğin göz bebeğini tamamen kapatacak şekilde ise hızla opere edilmelidir. 3 yaşın altındaki bebeklerde gözün fiziksel gelişimi tam olarak tamamlanmadığından operasyon sırasında lens implantasyonu yapılmaz.
Yaşlanmaya bağlı olarak gelişen senil kataraktın, %50 oranında genetik geçişli olduğu bilinse de henüz bu duruma yol açan gen tespit edilememiştir. Bu yüzden 40 yaş ve üzeri bireylerin 2 ile 4 yıl aralıklarla ayrıntılı göz muayenesi yaptırması önemlidir. 55 yaşından sonra 1 ile 3 yıl; 65 yaşından sora ise 1 ile 2 yılda bir uzman bir hekime muayene olmaları önerilir.
KATARAKT NEDEN OLUR?
Görme sistemimizin ana unsurlarından olan göz merceğimizin yapısında ağırlıklı olarak su ve protein bulunur. Yaşımız ilerledikçe bu proteinlerde parçalanma süreci başlar. Parçalanan protein parçacıkları zamanla göz merceğimizin bulanıklaşmasına neden olarak görmemizi bozar.
Yaşlanma dışında katarakta neden olabilecek diğer sorunlar şöyle sıralanabilir:
-Sigara kullanımı,
-Güneş ışıklarına fazla maruz kalmak,
-Göze alınan darbeler,
-Diyabet,
-Yüksek miktarda alkol tüketimi,
-Genetik miras,
-Radyasyon tedavisi görmek,
-Daha önce geçirilmiş göz ameliyatları,
-Kullanılan bazı ilaçlar (Steroidler, bazı romatizma ilaçları, bazı psikiyatri ilaçları)
-Kirli hava koşulları
KATARAKT BELİRTİLERİ NELERDİR?
Hastalar tarafından kataraktın ilk belirtilerinin renklerin canlılığında ve görme kalitesinde azalma şeklinde tarif edilmektedir. Katarakt belirti ile gelen bir sorundur.
Başlangıç seviyesinde kataraktın görme kalitesinde azalma, araba farlarından şiddeti artan bir şekilde rahatsız olma, alacakaranlıkta ve sisli havalarda detayları görememe gibi belirtilere neden olmaktadır. Katarakt hastaları renkleri daha çok pastel tonlarda görmektedir. Katarakt belirtisi olan durumlar şu şekilde maddelenebilir:
-Işıktan rahatsızlık
-Gözde kamaşma
-Göz yorgunluğu, baş ağrısı
-Uzak, yakın görememe,
-Bulanık görme
-Gözlük numarasının değişmesi
-Gece görüşünde düşüş
-Derinlik hissinin kaybolması
-Gözlüksüz daha iyi yakını görme
-Renklerin solgun görüşmesi
-Araç kullanmada güçlük
-Gazete, dergi, kitap okumada zorluk
-Dumanlı, buğulu görme
KATARAKT NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Kataraktın en etkili tedavi yöntemi cerrahi girişim yani katarakt ameliyatıdır. Katarakta bağlı olarak yaşadığınız sorunların yaşam kalitenizi etkilemediğini düşünüyorsanız tedaviye ihtiyaç duymayabilirsiniz. Erken evre kataraktta görülen rahatsızlıklarla baş etmek için gözlük kullanabilirsiniz. Bulunduğunuz yerin aydınlatma miktarını yükseltmek de sizi rahatlatabilir.
Bu tedbirlere rağmen görmeniz daha da bulanıklaşırsa, ışık kaynaklarının etrafında hale görüyorsanız, çalışırken görme sorunlarınız nedeniyle işinizi yapamayacak duruma gelirseniz, geceleri araç kullanmakta zorlanırsanız, güneşte dışarı çıkman sizi çok zorluyorsa, çift görmeye başladıysanız katarakt ameliyatını gündeme alma zamanınız gelmiş demektir.
Hızla katarakt ameliyatı olmanızı gerektirecek bir diğer durumsa göz tansiyonunuzun katarakt baskısı nedeniyle yükselmesidir. Zira yüksek göz tansiyonu görme sinirlerinizde geri dönüşü olmayan kalıcı hasara neden olabilir.
KATARAKT AMELİYATI NASIL YAPILIR?
Göz çevresi, çoğunlukla lokal anestezi ile uyuşturulur. 2 ile 3 mm. gibi küçük bir tünel kesi oluşturulur ve fakoemülsifikasyon tekniği ile bulanıklaşan mercek, ultrasonik titreşimler ile parçalanarak çıkartılır. Ardından göz içine yüksek kalitede yapay monofokal ya da multifokal lens yerleştirilerek görme duyusu iyileştirilir.
Katarakt operasyonunda takılan lens diğer görme kusurlarını da giderdiğinden hastalar gözlüksüz olarak uzağı ve yakını görebilir. Operasyon yaklaşık yarım saat kadar sürer ve sonrasında 3 ile 4 hafta kadar göz damlası kullanımı önerilir.
Katarakt ameliyatından sonra hastanede yatış yapılmasına gerek yoktur. Her iki gözde de katarakt mevcut ise, hekimin önerdiği aralıklar ile ameliyatlar gerçekleştirilir; iki göze aynı anda müdahale edilmez. Ameliyattan sonra bazı kısıtlamalar olsa da hastalar ilk günden itibaren gözünü kullanabilir.
KATARAKT AMELİYATI SONRASI Katarakt ameliyatından sonra kaşıntı ve ağrı görülmesi normal bir durumdur. Gözünüzün tam olarak iyileşmesi yaklaşık 8 haftayı bulacaktır. Ameliyattan sonraki erken dönemde fazla aydınlık yerlerde görmekte zorlanabilirsiniz. Doktorunuzun enfeksiyona karşı verdiği damlayı düzenli olarak kullanmalısınız.
İyileşme sürecinde ağır şeyler kaldırmayın, gözünüzü üzerine baskı yaratabilecek durumlardan sakının. Katarakt ameliyatının ardından görmenizde önemli bir miktarda düzelme olacaktır ancak yine de gözlük kullanma ihtiyacınız olabilecektir.
NTV